ASTIM HASTALIĞI

Son yıllarda çok sık rastladığımız hastalıklardan birisi de astım rahatsızlığıdır.  Tıp alanındaki bilimsel ve teknik gelişmelere rağmen, astım hastalığı halen en sık rastlanılan kronik hastalıklar içinde üst sıralarda yer almakta ve tam anlamıyla tedavi edilemediği gibi giderek daha fazla insan astım hastalığına yakalanmaktadır.  

Özellikle, Amerika, Kanada ve İngiltere gibi endüstriyelleşmede başı çeken ülkelerde 13-14 yaşlarındaki çocuklarda astımın görülme oranı % 32 leri bulmuştur. Ülkemizde yıllar önce bu hastalığa çok az rastlanırken, son zamanlarda bu yaş grubunda görülme oranı % 10 lara ulaşmıştır.

Çocuk astımı ile çocuk atopik egzeması zaman zaman birbirini takip etmektedir. Hastalık önce atopik dermatit olarak ortaya çıkmakta, daha sonra    3-4 yaşlarında astım gelişmektedir.

Son yüzyılda hastalığın bu derece artması, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de endüstrinin giderek daha fazla oranda hayatımıza girmesi ile açıklanabilir. Burada hastalığın esas sebebinin yediğimiz rafine edilmiş gıdalar, hazır gıdalar ve çevresel  toksinler olduğu düşünülmektedir.

Astım için kısaca bir tanımlama yapılacak olursa; akciğerlerdeki aşırı duyarlılık nedeniyle, çeşitli uyaranlara bağlı olarak bronşlar (soluk boruları) da görülen daralma ve bu nedenle ortaya çıkan nefes alıp vermedeki zorluktur.

Astım her yaşta görülebildiği gibi, özellikle çocukluk çağında en sık karşımıza çıkan kronik akciğer hastalığıdır. Astım ilk atağının 2 yaş altı çocuklarda görülme oranı %50 dir. Bu hastalığı olanların yaklaşık %80 i ilk astım atağını 5 yaş altında geçirirler. Bu da bize astım herediter (genetik) bir zemin üzerinde oluştuğunu işaret etmektedir.

Hastalığın ortaya çıkmasında, bronşları (soluk boruları) duyarlı bireylerde, çevresel etkenlerin irritasyonuna (tahriş etmesine) bağlı olarak bronş mukozasında oluşan inflamasyon  rol oynamaktadır. Bronşlardaki spazm (daralma), nedeniyle içinde biriken sıvılar dışarıya yeterince atılamamakta ve sonuçta balgam oluşmaktadır. Nefes borusu içinde biriken  balgam nefes alıp vermeyi  zorlaştırır. Normalde nefes alırken bronşlar genişler, nefes verirken daralır. Astımda daralan bronşlar içinde biriken balgam nefes borusunu daha da daraltmakta ve sonuçta havanın dışarıya çıkışı zorlaşmakta ve ıslık sesine benzer bir ses çıkmaktadır. Hastanın şikayetleri tekrarladıkça astım atakları gelir. Ataklar daha ziyade gece sabaha karşı oluşur. Kendiliğinden ya da ilaçlarla  düzelir. Astımı ya da astım ataklarını bazı çevresel faktörlerde tetikleyebilir. Bunlar arasında soğuk hava, kirli hava, sigara dumanı, parfüm kokusu, ev tozları, çiçek tozları, ağaç tozları, polenler gibi allerjenler sayılabilir. Ayrıca stres veya ruhsal hastalıklarda neden olabilir.

Astımın Etyolojisi

İki tip astım vardır: Birincisi ekstrinsik veya atopik astım da denilen erken başlayan astım tipi, ikincisi intrinsik astım da denilen geç başlayan astım tipidir. Erken başlayan tip genellikle çocukluk çağında başlarken, geç başlayan tipi genellikle hayatın ilerleyen dönemlerinde görülür.  

Yukardaki özellikleri taşıyan allerjik astımlı hastalar atopik olarak tanımlanır ve bu hastaların serumlarındaki Ig E düzeyleri nonatopik astımı olan hastalara oranla 6 kat daha fazladır. Atopik kişiler anaflaktik (veya Tip1) reaksiyonlara herediter (genetik)olarak daha yatkındır.

Yaygın olarak görülen allerjenler arasında, ev tozu akarları, polenler, mantar sporları, kuş tüyleri ve kedi salyası sayılabilir.

Erken çocukluk döneminde başlayan bütün astımları atopik astım olarak değerlendirmek doğru değildir.Diğer bir deyişle astımın erken başlaması astımın atopik tip olduğunu kabul etmek hatalı bir yaklaşımdır. Astım hikayesi olan kişilerde, ailesel hikaye, allerjen solunduğunda görülen  spesifik  cilt döküntülerinin olması, astımın  ekzema ile birlikte görülmesi, atopik astımın teşhis edilmesinde kullanılan diğer önemli özelliklerdir.  

Çocukluk döneminde allerjik kökeni olmayan astım vakaları da vardır. Bu özellikle küçük yaşlarda görülen üst solunum yolları enfeksiyonlarında oluşabilir. Bu enfeksiyonlar antibiyotikler ile tedavi edilebilir   

Geç başlayan astım aynı zamanda intrinsik astım olarak da adlandırılabilir, normalde hayatın ilerleyen dönemlerinde ve bronşial hiperaktiviteye bağlıdır. Bu vakalarda ailesel bir bağlantı veya ekzema hikayesi yoktur. Geç başlayan tip non-atopik kişilerde olabilir, her ne kadar mevcut allerjenler olayı tetiklese de, atopik astımın tipik özelliklerini göstermez. Diğer vakalarda bu hastalığın etyolojisinde eksternal allerjenlerin rolü yoktur. Bu tipte etyolojide endüstriyel gıdaların fazla miktarda tüketilmesi sayılabilir.

Astımın teşhisi akciğer fonksiyon testleri, egzersiz testleri, histamin provokasyon testleri ve cilt testleri(ciltte büyük kızarıklıklar oluşturan allerjenlerin inhalasyonu astımı tetikleyebilir) ile konabilir.

Balgam ve kan testleri bronşitten ayrım için kullanılabilir. Astımda bronşite göre balgamda daha fazla miktarda eozinofil vardır. Akciğer filminin teşhisde herhangi bir önemi yoktur.

Bronş mukozasında bulunan mast hücreleri  allerjene maruz kaldığı zaman (Ig E ler fazla miktarda mast  hücrelerine yapışır) duyarlı hale gelirler. Daha sonra duyarlı mast hücreleri sigara dumanı, ekzos gazı, ev tozu , akarlar, parfüm, atmosferdeki toksik gazlara  direk teması  ile  allerjik  reaksiyon oluşturur. Allerjik reaksiyonda mast hücrelerinden, histamin, seratonin, heparin , bradikinin, prostoglandin gibi kimyasal maddeler salgılanır. Bunlar sonucu bir taraftan sıvı  birikimi (ödem), diğer taraftan bronşlarda kasılmalar olur.

Süt ,buğday ,balık ,deniz mahsülleri ,mantar gibi  tüketilen  besinlere ait proteinlerin kan yolu ile bronşlara ulaşması sonucu da allerjik reaksiyonlar oluşmaktadır. Bu gün için üzerinde çalışılması gereken en önemli konu bu olsa gerek.

Üzerinde yoğunlaşacağımız diğer bir konu da, mide bağırsak sisteminde, yenen gıdaların yeteri kadar sindirilememesi ve işlenememesi sonucu  açığa çıkan ara ürünlerin  bronşlara ulaşarak  allerjik reaksiyona neden olmalarıdır. Sanırım son  yıllarda astım hastalığının kat kat artmasındaki sebep, endüstriyel gıdaların sofralarımızda fazlası ile yer almasıdır. Bu tip gıdalar endüstride rafine edilmekte ve raf ömrünün uzatılması için bir dizi kimyasal reaksiyonlardan geçirilmektedir. Bu tip gıdalar barsak florasının normal yapısını bozmaktadır. Normalde bağırsak florasında yararlı ve patojen bakteriler  belirli oranda bulunmaktadır. Florada bulunan sayıları milyarlara ulaşan bakterilerin görevlerinden birisi de bağırsak içindeki gıdanın vücut tarafından en yüksek düzeyde yararlanmasını sağlamaktır. Her hangi bir nedenle Bağırsak Florasında patojen mikroorganizma miktarı  artınca faydalı mikroorganizma miktarı azalır. Bu nedenle besinlerden vücudun yararlanımı bozulur. Diğer taraftan Patojen mikroorganizmaların metabolik atıkları vücut için toksisiteye veya  allerjiye neden olur.(amonyak, metan gazı ,histamin ,asetaldehit  vs)

Astımın Teşhisi

1.Akciğer fonksiyon testleri

2.Histamin provokasyon testleri  

3.Cilt testleri

4.Balgam testi 

5.Kan testleri(astımda eozinofiller yüksektir)

Klinik özellikler 

Astımda genellikle geceleri kötüleşen nefes darlığı ve hırıltılı solunum vardır. Öksürük geceleri şiddetli ve kurudur. Hırıltılı solunum (dispne) daha ziyade ekpiryumdadır(nefes verirken). Hasta otururken kendini daha iyi hisseder. Nefeslenmek icin pencere kenarında oturur. Uyurken yatakta uzanmaktan korkar ya da oturarak uyumak ister.

Ayırıcı tanıda ,

Kronik bronşit: Mukus yapan bezlerde şişme vardır, bol balgam vardır.

Amfizem: Alveollerde ve bronşlarda genişleme vardır. Egzersizde nefes darlığı vardır.

Bronşektazi: Daha çok bronşlarda genişleme vardır. Tekrar eden ateş  zatüre  vardır.

Astım Nedir ?Astım Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Önceki İçerik AĞRI VÜCUDUN HAYKIRMASIDIR
Sonraki İçerikAstımı Tetikleyen Faktörler nelerdir?